Yaşar Kemal Teneke Romanı Yorum ve İnceleme
Yaşar Kemal teneke romanı yorum ve inceleme yazımızla sizlerleyiz. Yaşar Kemal’in tiyatro oyununa çevrilen bu romanı Çukurova’da yaşanan toplumsal bir sorunu gözler önüne seriyor. Kaymakam ve köylülerin çeltik ağalarıyla mücadelesini anlatan roman teneke unsuruyla idealizm ve güç arasında çekişmeyi simgeliyor.
Yaşar Kemal Teneke Romanı Yorum ve İnceleme
Bu eseri okuduğumda Çukurova’nın insanlarını, yaşam koşullarını, kasabanın durumunu adeta gözümde canlandırabiliyorum. Toplumsal bir sorunu gerçekçi bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Toplumsal mesele olarak ağa ve köylü çatışmasını, çeltikçilerin kaymakamla savaşına şahit oluyorum. Eşrafların çeltik ekmeye çalışması kasabanın çamur altında kalması dolayısıyla sağlıksız koşullarda yaşamalarına sebep olmaktadır. Çeltik dediğimiz tohumun yetişebilmesi için belli miktar suyun altında kalması gerekir. Suyun içerisinde yetişirken sivrisineklerin etkisiyle hastalıkların oluşmasına ve sağlıksız bir hayata zemin oluşturmaktadır. Sazlıdere köyündeki insanların sıtmaya yakalanarak ölmesi bu sebeple olmuştur. Köylülerin zor durumda kalmasına sebep olan çeltik ağalarından biri olan Okçuoğlu bu durumu şöyle anlatır:
Sırf para kazanmak ve çeltik ekme uğruna insanların hayatını hiçe sayan, çocukların kadınların ölmesine sebep olan insanların varlığına şahit oluyorum. İnsanların evleri sular altında kalmıştır, ne kalacak yerleri ne de yaşamaya ortamları kalmıştır. Köylüler sıtmadan, açlıktan, evsizlikten ölmeye mahkum bırakılacak seviyeye gelmiştir. Eşrafların dayattığı bu sorunu köylülerden bir kısmı açık bir şekilde dile getirebilmiş kimi ise korktuğu için susmak zorunda kalmıştır. Romandaki Zeyno karakteri Okçuoğlu karşısında susmayarak tepkisini koymuştur. Romanda Zeyno karakteri için şunlardan bahsedilir:
Zeyno çeltik ağalarıyla mücadele konusunda baskın ve düşüncelerini susmadan ortaya koyabilen bir karakterdir. Köyün içindeki suların gittikçe artması ve evlerin birer birer yıkılmasına karşı Zeyno şunları söyler
Ağalarla mücadeleye giren köylülerden kasabanın çamur altında kalmasından rahatsız olan Zeyno kadar baskın olamayan bir karakter olarak Resul Efendi eşraflarla mücadele içindedir, ve yeni atanan kaymakamın köylü arasında dedikoduya karıştığının , adının kötü anıldığının farkındadır. Köylülerin attığı bu iftirayı kaymakama açıklamak ister.
Resul Efendi çeltik ağalarından ve köylünün bir kısmının başlattığı bu dedikodu ve iftiralardan rahatsızdır ancak düşüncelerini gizli bir şekilde ifade etmek zorunda kalır. Eşrafların köylüye yaşattığı baskının etkisiyle işin sonunda kendi üzerine kalacağı hususunda tedirgin olur. Bence Zeyno Ana , Resul Efendi ve daha sonra karşımıza çıkacak olan Memed Ali gibi isimler toplumsal bir sorunun dile getirilmesi gerektiğini vurgular. Çeltik ağalarıyla köylünün mücadelesinin bu karşıtlık üzerinden okuyucuya yansıtıldığını düşünüyorum. Köylülerin çıkarttığı iftira ve rüşvet dedikodusunu kaymakama söyleyen Resul Efendi ağaların uyguladığı baskıyı şu sözlerle ifade eder:
Yaşar Kemal Teneke Romanı Kaymakam
Kasabaya usülsüz çeltik eken ve sular içinde bırakan eşrafa karşı mücadeleye girişen kaymakam, ağalara çeltik ekimi için ruhsat vermez. Kanunlara göre işlemeyen bu durumun geç de olsa önüne geçmeye çalışırlar. Kaymakam ağalara ruhsat vermek için köyün tamamen boşaltılması gerektiğini tek bir insan kalsa bile ruhsat vermeyeceğini belirtir. Köylerinden çıkmayan insanlara karşı köyü satın alarak karşılık veren eşraf ağaları Mehmet Ali’nin direnmesi ve çıkmaması üzerine ekim işlemi kesintiye uğrar. Kaymakam ve köyün doktoru bu durumu kendisine sorduğunda şu yanıtı verir:
Mehmed Ali’nin köyden çıkmaması, kaymakamın ruhsat vermemesi , Zeyno Ana ve Resul Efendi’nin kaymakamın yanında olması çeltik ağalarına ve kendi hayatlarına karşı direnişin göstergesi olduğunu düşünüyorum. Bu insanlar ve köyün bir kısmı ağalara karşı tepkilerinde haklı olduklarını gösterirler. Ancak Murtaza Ağa ve eşraflar Ankara’ya kaymakam aleyhinde ve yerleşim durumları hakkında yalan yanlış yazılar yazarlar. Rüşvet, iftira, dedikodu gibi her türlü kötü yola başvurup kaymakamı teneke sesleri eşliğinde yeni bir yere atanmasına sebep olurlar. Çukurova’da yaşanan toplumsal bir sorun dile getirilerek ağaların ve eşrafların insanlara uyguladığı baskı gözler önüne serilmektedir. Paranın sayesinde insanların hayatlarıyla oynayan insanlardan yerleşim yerlerinin tehlikeye atıldığı bir ortamdan bahsediyoruz. Kanuna uyulmayarak usulsüz işler yapan rüşvetle , iftirayla ve parasıyla bir yerlere gelen insanların yarattığı bu baskıya şahit oluyoruz. O yüzden bu roman Çukurova’daki çeltik ağalarını, insanların hayatla mücadelesini, sıtma hastalığına yakalanan birçok insanı ortaya koyarak toplumsal bir sorunu dile getirir. Romanın sonunda kaymakamın teneke sesleriyle beraber uğurlanması kasabada güç unsurunu temsil ederek ağaların kazandığını gösteriyor.
Şöyle ki üst yapıya eleştiri olarak gösterebileceğim bozukluk kaymakamın üç aydır kasaba olmaması, köyü yönetecek , belli kanunlar çerçevesinde insanları yönlendirecek bir yapının olmayışıdır. Gördüğüm kadarıyla köyde kaymakamın olmayışı insanların başıboş hareketler yapmasına, her türlü yolsuzluğu yaparak bir yere gelme çabasında olduklarını gösteriyor. Kaymakamın yerine Resul Efendi vekillik yapar, ancak çeltik ağalarından korktuğu için kendi yetkisini ve otoritesini gösteremez. Kaymakamın olmayışı romanda şu ifadelerle yansıtılır:
Toplumdaki ahlaki bozukluğun yansımalarını eşraflar, ve köylünün bir kısmının çeltik ekebilmek uğruna Ankara’daki hükümete yazdığı yazılardan anlıyoruz. Şöyle söyleyecek olursam maddi açıdan belli bir konuma gelebilmek veya var olan zenginliğini artırmak isteyen ağalar insanların hayatlarını hiç düşünmeden, kişiler hakkında iftaralar ve yolsuzluklar sergilerler. Evlerini, yaşadığı ortamları çamur içerisinde bırakıp sağlıklarını tehlikeye atarlar. O yüzden roman toplumsal bir meseleyi ele alırken ahlaki bozukluğu da gözler önüne sermektedir. Nitekim bu durum romanda şöyle belirtilir:
Romanın başından itibaren kaymakamın olmayışını, ağaların belli bir statüye gelebilmek, ya da toprak sahibi olabilmek uğruna her türlü yolsuzluk, rüşvet dedikodu, hırsızlık, yalancılık gibi yollara baş vurduğunu görüyorum. Kanunları gösterecek kaymakam gelir ancak bu da tam anlamıyla çözüm değildir. Her türlü yozlaşmaya alışan bu insanlar davranışlarını devam ettirirler. Nitekim kaymakamı bile ciddiye almayarak teneke sesleri eşliğinde kasabadan yollanmasına sebep olurlar.
Eserin geneline baktığımda her türlü yolsuzluğu yapan bir taraf olmakla beraber, bunlara karşı koyanlardan Fikret Irmaklı, Zeyno Ana, Memed Ali gibi isimler iki kesim arasındaki karşıtlığı ortaya koyar. Kanunsuzluğa, izinsiz çeltik ekimine engel olmak isteyen bu insanlar kaymakam Fikret Irmaklı’yla beraber ağalara ruhsat vermemek için çabalarlar. Ancak Ankara’ya telgraf çeken ağalar kaymakamın kasabadan yollanmasına ve yerleşim yerlerinin sular altında kalmasına sebep olurlar. Romanda bahsedilen toplumsal sorun çözülememiştir.
Sonuç Olarak
Sonuç olarak bu romanda Çukurova’daki çeltikçilerle kasabadaki yerli halkın mücadelesini görüyoruz. Hayatlarını kurtarmak adına kararlılık gösteren bu insanlar gerek üst yapının sorumsuzluğu gerekse ağaların yaratmış olduğu baskıyla yaşadıkları sorunu çözemezler. Çukurova’daki çeltik ağalarını, insanların hayatla mücadelesini, sıtma hastalığına yakalanan birçok insanı ortaya koyarak toplumsal bir sorunu dile getirir. Romanın sonunda kaymakamın teneke sesleriyle beraber uğurlanması ideal yaşamla güç arasındaki zıtlığı gözler önüne serer.